Tuğberk Seçkin ile Mehmet Başar Bir Girişimcilik Yolculuğu 2 – Yeni İşler Yaratıcı Fikirler

Tuğberk Seçkin ile Mehmet Başar Bir Girişimcilik Yolculuğu 2 – Yeni İşler Yaratıcı Fikirler

Öncelikle okuyucularımızın sizi daha yakından tanıyabilmeleri için kendinizden biraz bahseder misiniz?

Mehmet Başar: Öncelikle 1968 yılında Ankara’da doğdum. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinde Araştırma Görevlisi olarak kariyerime başladım.  Akademik kariyerim boyunca girişimci düşünceye sahip bir öğretim üyesi olarak birçok idari ve akademik görevi başarıyla yerine getirdim ve ikinci bir kariyer yolculuğuna başlamak için 2024 yılında Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden emekli oldum. Halen çocuk ve gençlere yönelik projeler üreten bir şirketin kurucu ortaklarından biriyim ve çalışma hayatındaki ilk günkü motivasyonumla projeler üretmeye devam ediyorum.

Tuğberk Seçkin: Ben bir Endüstri Mühendisiyim. Kütükte Denizliliyim ama asker çocuğu olduğum için çok şehir gezdiğimi söylemeliyim. 2005 yılı mezuniyetinden bu yana çok farklı alanlarda çalışmalar yaptım. İlk girişimcilik deneyimim “Çizgi Dışı Girişim”, Prof. Dr. Mehmet Başar ile ortak kurduğumuz bir yapıydı ve Türkiye’de çocuk girişimciliği çalışan ilk ekip bizdik. Bu ilk olma duygusu o kadar zehirli ki hayatım Ege’de ilk muz ve ejder meyvesi yetiştiriciliği, Türkiye’nin ilk dijital cüzdanı yapma ve ilk kâğıtsız dış ticaret şirketi tek pencerede sunan şirketi kurma olarak devam etti. Bugün kendimi seri girişimci ve gerçekten melek olan bir yatırımcı olarak tanımlıyorum. Çocuk ve öğrenme konuları ise karşı koyamadığım alanlar. 

Sizi Bir Girişimcilik Yolculuğu serisini yazmaya ne motive etti? Gençler için girişimcilik üzerine yazmaya nasıl karar verdiniz?

Mehmet Başar: Aslında bu konuda motive eden birçok faktör söz konusu. Bunlardan birincisi ve en büyük motivasyonum girişimci düşünceye olan inancımdı. Toplumda herkesi girişimci yapmak çok ütopik bir düşünce hatta imkânsız. Ama toplumu oluşturan tüm bireylerin girişimci düşünceye sahip birer birey olmasını sağlayabilirsiniz. Diğer bir söylemle gençler kariyer aşamalarında ister mühendis ister öğretmen isterse de doktor olsunlar ama girişimci düşünceye sahip olarak yetişsinler şeklinde bir düşüncem var ve buna çok inanıyorum. Bir toplumda kalkınmanın ve gelişmenin en önemli yolu bence girişimci düşünceye sahip bireylerin sayısını arttırmaktır. Bu da ancak o toplumda girişimcilik kültürü oluşturmaktan geçer. Bunun da ilk aşaması eğitimdir. O yüzden bir girişimcilik yolculuğu serisini bu açıdan çok önemsiyorum ve sizlerin sayesinde çocuklar ve gençlerle bu seriyle tanışıyorlar. İkinci faktör ise birincisini yakından ilgilendiriyor. Yaklaşık 25 yıldır gerek kamu gerek özel sektör gerekse de sivil toplumda girişimcilik eğitimleri veriyorum. Gördüğüm şu ki belli bir yaştan sonra insanların konfor bölgesini değiştirerek risk almalarını ve girişimci olmalarını sağlamanız oldukça zor. O yüzden çocuklarımızın ve gençlerimizin çok daha erken yaşlarda girişimcilik hazır bulunuşluklarını arttırmamız gerekiyordu ve bizde bu amaçla Tuğberk Seçkinle tecrübelerimizi birleştirdik ve bu seri ortaya çıktı.

Tuğberk Seçkin: Ben kendi hayatımı düşündüğümde, girişimcilik öğretileri ile çok geç tanıştım. Kariyerimin bir bölümünde girişimcilik danışmanlığı yapıp, 78 ilde farklı farklı projelerde farklı sosyoekonomik seviyelerden insanlara hizmet edince kendim de gördüm ki üniversite yılları bu kavramlarla tanışmak için ilgili becerileri geliştirmek için oldukça geç. İlk iş fikri olarak çocuk girişimciliğinin aklıma gelmesinin temel sebebi de bu. Çizgi Dışı Girişim’in kurulma amacı girişimcilik öğretilerini olabildiğince erken yaşlara indirmekti. Bu sebeple sadece kitap yazmak değil, dünyadaki tüm gelişmeleri takip eden, bunları içselleştiren ve geleceğe ışık tutacak yenilikleri yapan bir nesil oluşumuna katkı sağlamak için ne yapmak gerekirse yaparım. Benzer bir motivasyonla kalıcılık, eğitim sistemine entegrasyon, sürdürülebilirliğe katkı gibi gerekçelerle bu seriyi yazmaya karar verdiğimizi söyleyebilirim. 

Kitapta yer alan girişimcilik hikâyeleri gerçek olaylardan ilham aldı mı?

Mehmet Başar: Öncelikle şunu söyleyeyim kitapta yaşayan karakterler gerçek kişiler. Kurguladığımız hikâyeler de kesinlikle gerçek olaylardan ilham alan hikâyeler. Bu kısmı sevgili dostum Tuğberk daha iyi aktaracaktır. Aslında biz kendi girişimcilik hikâyemizde yaşadığımız olayları da okuyucuyla buluşturmak istedik. Kendi yaşadığımız başarı ve başarısızlık hikâyelerinden yola çıkarak ilgili yeni hikâyeler oluşturduk.

Tuğberk Seçkin: Girişimci Profesör haklı. İlk kitapta yaşanan tüm olaylar hepimizin çocukluk yıllarında yaşananlar kadar gerçek. Ben dedemin zeytin sergisinde, büyükbabamın şeftali bağında çalışırdım mesela. Simit satan arkadaşlarım vardı. Ya da yazları çıraklık yapan arkadaşlarım. Biz sadece olası bir hikâyeyi iskeletlendirdik. Yeni İşler, Yaratıcı Fikirler, özelinde cevaplamak gerekirse bu sefer lise seviyesinde olan kahramanlarımızın yaşadığı tüm olaylar, tamamen bizim yaşadığımız gerçek olaylardan esinlenerek kaleme alındı. Şimdi henüz ismini bile koymadığımız serinin üçüncü kitabını tamamlamak üzereyiz. Aynı şekilde tüm hikâyelerin gerçek olayların birer yansıması olduğunu söyleyebilirim. Bir de benim şahsi girişimcilik deneyimimin tümünü barındıracağı tüyosunu vereyim. 

Girişimcilik becerilerinin lise çağında kazanılmasının önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mehmet Başar: Lise çağında girişimcilik becerilerinin kazanılmasının, gençlerin gelecekte daha başarılı, üretken ve inovatif bireyler olmaları açısından büyük önem taşıdığını düşünüyorum Lise çağında girişimcilik becerilerinin kazanılması, gençleri sadece kendi işlerini kurmaya değil, aynı zamanda değişen dünyaya daha iyi uyum sağlamaya hazırlar. Problem çözme, yaratıcılık, risk yönetimi, finansal bilinç ve liderlik gibi yetkinlikler kazanan gençler hem bireysel hem de toplumsal açıdan daha etkili roller üstlenebilirler. Bu yüzden lise çağında girişimcilik eğitimi desteklenmeli ve gençlere bu fırsatlar sunulmalıdır. 

Tuğberk Seçkin: Girişimcilik becerileri dediğimizde 21. yüzyıl becerilerinin büyük bir kısmını kapsama almış oluyoruz aslında. Günümüz dünyası artık bilgiye ulaşım konusunda çağ üstüne çağ atladı ve bilgi güç bakımından yerini beceriye bıraktı. Bugün bireylerin becerilerinin gelişimi diğer her şeyden daha önceliklidir. Yaparak öğrenmenin, yaşayarak öğrenmenin tüm dayanımı burasıdır. Bu sebeple gençlerin lise çağından itibaren bu kaslarını geliştiriyor olmaları, gelecekteki potansiyellerini doğrudan arttırdığı için, onları zararlı maddelerden, suçtan ve çağımızın davranış bozukluklarından uzak tuttuğu için bir sonraki nesillere daha iyi örnekler oluşturmanın başlangıcı olduğu için çok önemlidir. 

Gençlerin iş fikirlerini geliştirmeleri için önerdiğiniz en etkili yöntemler nelerdir?

Mehmet Başar: Bence önemli olan gerçek bir sorunu ele alıp almadıkları. Eğer gerçek bir sorun varsa ve toplum bu sorunun çözümüne ihtiyaç duyuyorsa o zaman iş fikri değere dönüşüyor. Bunun içinde gençlerimizin araştırma ve gözlem yapmaları gerekiyor. Burası aslında fikrin ön değerlendirme süreci. Bu süreci tamamladıktan sonra iş planlarını hazırlamalılar ve iş modellerini oluşturmalılar. Bunun için birçok üniversite ve Teknoloji Transfer Ofislerinden destek alabilirler. Hatta bu konuda birçok sivil toplum kuruluşu ve belediyeler de çeşitli eğitim ve seminerler düzenliyorlar. Ama bence önce bizim kitapları okusunlar oralardan nasıl faydalanabilecekleri konusunda önemli ip uçları içeriyor.

Tuğberk Seçkin: Profesör yine en doğru yerden başladı. En önemli konu gerçek bir sorun tespitidir. Bunu doğru bir şekilde gören kişi ya da kişiler başta hata yapsalar da sürecin sonunda bir şekilde yenilikçi bir değer ortaya koyacaktır. Çünkü bir projenin ya da çözümün var olabilmesi için artık yenilikçi olması da şarttır. Biz girişimciliği gerçek bir soruna, diğerlerinden farklı olmak üzere, sürdürülebilir bir çözümü, risk alarak ortaya koyma süreci diyoruz. İş fikirlerini sürdürülebilir gerçeğe dönüştürmek isteyen gençlere tavsiyem, güçlü bir araştırma yapmaları, basit düşünmeleri, en yalın çözüm ile hızlı sonuca gitmeleri ve tüm bunları yaparken vazgeçtikleri her şeyin farkında olmaları olacaktır. En etkili yöntemler olarak sorduğunuz için zihin haritalama ve tasarım odaklı düşünme diyebilirim. Daha aç ve araştırmayı seven gençler ise Scamper, The Six Thinking Hats, Nominal Group Technique, Crowdsourcing gibi yeni metotlara bakabilirler. 

Kitabınızda ekip çalışmasının öneminden bahsediyorsunuz. Sizce bir girişimci için güçlü bir ekip oluşturmanın en önemli unsurları nelerdir?

Mehmet Başar: Girişimcilik en basit tanımıyla değer yaratım sürecidir. Bu süreci girişimci tek başına yürütemez o yüzden güçlü bir ekip oluşturmak zorundadır. Bu ekibi oluştururken yetenekleri dikkate almalıdır. Ekibin her üyesinin farklı güçlü yönleri olmalı ve birbirlerini tamamlamalıdır. Bununla birlikte girişimci özellikle startup girişimcisi patron ya da sermayedar değildir. Bu açıdan bakıldığında girişimci güçlü bir ekibin başındaki liderdir.  Başarılı girişimlerin ardında, işine tutkuyla bağlı ekipler bulunur. Güçlü bir ekip, girişimin başarısını büyük ölçüde belirler. Doğru yetkinliklere sahip, uyumlu ve motive bir ekip kurmak, girişimcinin sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmasını sağlar. Ekibin ortak bir vizyon etrafında birleşmesi, yenilikçiliği teşvik etmesi ve değişime açık olması girişimin uzun vadede büyümesine yardımcı olur. Bu açıdan bakıldığında ekip aslında iyi bir orkestraya benzetilebilir, girişimci de bu ekibi doğru yöneten orkestra şefidir. 

Tuğberk Seçkin: İnsanların ihtiyaçları teknolojiyle beraber değiştikçe geliştikçe şüphesiz daha karmaşık hâle gelmiştir. Bu da yeni nesil çözümlerin katmanlı ve kritik olması gerekliliğini beraberinde getirmektedir. Hâl böyle olunca bugün kimse tek başına, baştan uca bir çözümü geliştiremez, yapamaz, sürdüremez. Mayası güvenle sağlanmış, kritik rollerin liyakate bağlı olarak paylaşıldığı bir ekip şarttır. Bir girişimci doğal lider pozisyonundadır. Yani en önemli unsur kendisidir. Bu sebeple ekip kurmadan önce kendini gözden geçirmeli ve yenilikçiliğe açık, eleştiriye pozitif yaklaşan, motivasyonu kültür hâline getirmiş, açık iletişimi destekleyen, hedefleri net bir şekilde ortaya koyan, problem çözmeyi özendiren, çeşitliliğe ve kapsayıcılığa önem veren, insanları bütüncül performansı ile değerlendiren bir birey olduğundan emin olmalıdır. Bu tarifteki girişimci çevresindeki insan kaynağından en doğru ekibi rahatça oluşturacaktır. 

Girişimci olmayı hayal eden ancak cesaret edemeyen gençlere ne tavsiye edersiniz?

Mehmet Başar: Girişimcilikte cesaret, başarıyı belirleyen en kritik faktörlerden biridir. Bir girişimci için cesaret, sadece büyük riskler almak değil; belirsizlikle yüzleşmek, başarısızlıktan ders çıkarmak ve yenilikçi adımlar atmaktır. Bu yüzden öncelikle hata yapmaktan korkmasınlar ama hatalarından ders alsınlar, ikinci olarak konfor alanlarından çıksınlar, eleştiriye açık olsunlar ve en önemlisi kendilerine güvensinler ve bu güveni bilgiyle beslesinler. 

Tuğberk Seçkin: Biliriz ki cesur olmak bir kişilik özelliğiyken cesaret etmek bir beceridir. Geliştirilebilir. Bilişsel becerileri geliştirmek diğerlerine göre daha zor ve karmaşıktır. Yeniden çerçeveleme, yüzleşme, deneyimleme ve bilinçli risk alma gibi birçok metot kullanılabilir. Bu açıklama öğretmenler ve veliler içindi. Gençlere tavsiye edebileceğim şey ise daha küçük yerlerden başlamak olacak. Şöyle ki cesaret etmek bir eylemi gerçekleştirme kararı almak demek ise ihtiyacımız olan adımlar; riskleri analiz etmek, öğrenmek ve geçmiş deneyimleri anlamak, duygusal düzenlemeler yapmak, öz yeterlik ve inanç geliştirmek ve mümkünse alternatif tüm senaryoları düşünmüş olmaktır. Bu analizle parçaladığımız her adım tekil bakımdan geliştirilirse, otomatik olarak cesaret etme becerisi gelişir. Risk Yönetimi ve Strateji eğitimleri alsınlar, geçmiş deneyimlerini yazsınlar ve hatalarını kendileri değerlendirsinler, öz barışıklık için kendilerini motive edecek yeni yollar denesinler ve son olarak her zaman daha iyi bir yolu nasıl bulurum diye düşünmeye devam etsinler. 

Serinin devam kitabı hakkında bize küçük ipuçları verebilir misiniz?

Mehmet Başar: Serinin üçüncü bölümünde kahramanlarımız daha profesyonel biçimde karşımıza çıkacaklar. Üniversite eğitimleri sonrasında farklı iş ortamları, yeni hayaller, girişimcilik eko sisteminin farklı boyutları, çalışmanın gücü ve doğru insanların yeniden karşılaşmaları ve değer yaratımları bu kitapta yer alacak. Daha fazla anlatmayayım büyüsü bozulmasın.

Tuğberk Seçkin: Serinin en olgun kitabı olacağı çok açık. Bu kitapta kahramanlarımız kişisel özelliklerine uygun şekilde eğitim ve deneyim süreçlerinden geçecekler. Başarılı olacaklar, başarısız olacaklar. Öğrenecekler. Neredeyse tüm kariyer seçeneklerini kapsayan, her okuyucunun kendine benzer bir profil bulacağı bir içerik olacak. İpucu olarak söyleyebileceğim tek şey bu metni okuyanları daha da meraklandıracak diye düşünüyorum. Bu sefer hikâyemizle, okuyucularımızı 2034 yılına götüreceğiz.  

 

 

Röportaj: Deniz Demirdağ Temel

Etiketler: Röportaj
Mart 21, 2025
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR