Ömrünü tıp, sanat ve kültür tarihimize adamış, akıl almaz bir çalışkanlıkta, sıra dışı bir kültür adamı olan Ord. Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver (17 Şubat 1898-14 Şubat 1986), dünümüzü bugüne bağlayan müstesna şahsiyetlerdendir. 88 yıllık ömrünün fasılasız 75 yılını hekimliğinin yanı sıra; okumak, yazmak, araştırmak, ders vermek, resim yapmak, tezhip çalışmak, sohbet etmek ve arşiv oluşturmakla geçirmiştir.

 

Sultan II. Abdülhamid dönemi Posta ve Telgraf Nezareti İstanbul Muhaberât-ı Umumiye Müdürü Tırnovalı Mustafa Enver Bey ile ünlü hattatlardan Mehmed Şevki Efendi’nin kızı Safiye Rukiye Hanım’ın çocuğu olarak dünyaya gelir. Menbâ-i İrfân adlı özel okulda başlayan ilköğrenimini Mercan İdâdîsi’nde tamamlar. 1915’te girdiği Mekteb-i Tıbbiye’den 1920’de mezun olur. Gureba ve Haseki hastanelerinde hekimlik yaptığı yıllarda döneminin ünlü hocalarından Âkil Muhtar Özden’in asistanlığını üstlenir. 1927-1929 arasında Paris’te Fransız Prof. Marcel Labbé’nin yanında ihtisasını tamamlar. 1927’de Paris’teki ihtisas günlerinde, hekimlik çalışmalarının yanı sıra Bibliothèque Nationale'de Şark yazmaları bölümünde, Türk–İslam tıbbına ait yazma kitapları incelerken bir taraftan da aynı kütüphanede bulunan eserlerden, Türk süslemesinin nadide örnekleri olan tezhip ve minyatürleri kendisi için istinsah eder.

 

1930’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde akademik hayata başlar ve ülkemizde ilk kez sistemli "tıp tarihi" derslerinin verilmesine öncülük eder. 1933’te üniversite reformu sonrasında, Tıp Tarihi ve Deontoloji Enstitüsü’nün kuruculuğunu üstlenir ve enstitü çatısı altında, düzeniyle hayranlık uyandıran muazzam bir kütüphane, arşiv ve müze oluşturur. Türk-İslâm tıp tarihi araştırmalarına yönelik ilmî makalelerin yayınlandığı Türk Tıp Tarihi Arşivi dergisini (1935-1943; 22 sayı) çıkarır, Türk-İslâm tıbbına ilişkin temel kaynakların tercüme edilmesini sağlar. 1939’da profesör, 1954’te ordinaryüs profesörlüğe yükselir. Tıp Fakültesi ve Tıp Tarihi Enstitüsü’ndeki görevinin yanı sıra, 1936’dan 1955’e kadar aralıksız 19 yıl, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde Türk süslemesi, tezhip ve minyatür öğretmenliği yapar. 1967’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne geçer ve bu kez burada yeni bir enstitü meydana getirir. “Tıp tarihi” derslerinin yanı sıra “Türk süslemesi” seminerlerini de 1973’te emekli oluncaya, hatta tezhip derslerini vefatına kadar burada sürdürür.

 

Ahmet Süheyl Ünver, aile ocağında, dedesi hattat Mehmed Şevki Efendi’nin konağında ateşlenen sanat aşkını, tıp tahsili sırasında devam ettiği Medresetü’l Hattâtîn'de geliştirir. 1916-1923 yılları arasında, bu sanat yuvasında dönemin ünlü hattatlarını, tezhib ve ebru ustalarını tanır. Yeniköylü Nuri Bey’den tezhip, Necmeddin [Okyay] Efendi’den ebru dersleri alır, eniştesi hattat Hasan Rıza Efendi’den de sülüs ve nesih yazı meşk eder. Yine bu yıllarda, ressam Üsküdarlı Hoca Ali Rıza Bey’in öğrencisi olur, karakalem ve suluboya resim yapmayı öğrenir. Gençlik yıllarında, dönemin ileri gelen mutasavvıflarından Balıkesirli Abdülaziz Mecdi [Tolun] Efendi’nin sohbetlerine katılır.

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR